Yedinci Mühür: İnsanın Varoluş Mücadelesi Filmi İncelemesi

  • 22 Şubat 2020
  • 982 kez görüntülendi.
Yedinci Mühür: İnsanın Varoluş Mücadelesi Filmi İncelemesi

1957 yılında Ingmar Bergman tarafından çekilmiş bir filmidir. 14. yüzyılda yaşayan ve uzun yıllar boyunca hiç bilmediği topraklarda Tanrı adına savaşmış bir şövalyenin hikayesi üzerinden insanın ölüm karşısında hissettiği anlamsızlığı ve ölümün mutlaklığına rağmen sürdürdüğü anlam arayışını irdeler.  Sadece ortaçağ karanlığını anlatan bir film olmanın ötesine geçer ve modern dünyanın içinde kaybolmuş insanının varoluş mücadelesini yansıtır ve evrensel bir yapıta dönüştürür. İşte, Yedinci Mühür:İnsanın Varoluş Mücadelesi Filmi İncelemesi

Ölüm, tanrının varlığı, din konularını çarpıcı sahneleriyle irdeler. Ölümle satranç oynanmak metaforuyla bizlere sunmaktadır. Ayrıca yönetmenden fazlasıyla bir şeyler bulmaktayız. Yönetmenimiz de zamanında dindar sonrasında dinden sıyrılmış birisidir. Bunun izlerini iki ana karakterin çatışmasında görmekteyiz.

Yönetmen bunların ölçütü olarak İncil’deki 7 mührü kullanır. 14. Yy. insanının hala karanlıkta yaşadığı, din korkusuyla kavrulduğu dönemi çok iyi tasvir eder. Savaş, hastalık gibi büyük toplumsal olaylar içinde Tanrının varlığını sorgulatır. Ölüm, Tanrı ve Şeytan üçlüsü onun için özel bir kurguyu oluşturur. Ölümün tanrıdan daha yakında olduğunu film boyunca pek çok sahnede ifade eder. Bergman’ın tüm bu kurgusu yayınlanan dönem içinde bir kronoloji değer taşıyor demek de yanlış olmayacaktır.

Yedinci Mühür:İnsanın Varoluş Mücadelesi Filmi Konusu

Kahramanımız uzun yıllar boyunca Tanrı adına savaşmış ve bu süreçte yardımcısı Jön de yanında yer almıştır. Din sebebiyle evinden çok uzaklara gitmiştir. Sırf Kutsiyet söz konusu olduğu için öldürmüş ve hiç tanımadığı topraklarda savaşmıştır. Savaş bittikten sonra dönüş yolunda yardımcısı ile uçsuz bucaksız bir uçurumun kenarına gelirler. Burada kendilerinin ancak bir toz zerresi kadar önemli olduğunu görürler. Tanrıya dua ederler fakat eksik olan bir şey vardır.  Tam bu esnada Ölüm ansızın belirir ve sıranın artık ona geldiğini söyler. Fakat ölümle savaş sonrası dönüş yolunda karşılaşması fazlasıyla trajiktir. Hemen teslim olmak istemez. Henüz yanıtlarını bulamadığı soruları mevcuttur. Ölüme beraber satranç oynamayı teklif eder. Şayet oyun sonunda kendisinin kazanması durumunda ölümün onu bırakması şeklinde anlaşırlar.

Bu benim elim. Hareket ettirebiliyorum. Kanım damarlarımda akıyor. Güneş tepemizde parlıyor. Ve ben, Antonius Block… Ölüm’le satranç oynuyorum!

Uzun yıllardır tecrübelenen kahramanımız ölümle burun buruna gelince varoluşsal sancı içerisine girer. Anlamlı olan nedir? Tanrının varlığını nasıl hissedebiliriz? Tüm bunların yanıtını almak ister. Tanrı neden bunca acıya rağmen insanları terk etmiştir? Hayatını adadığı din, uzun yıllar boyunca savaştığı bu argümanın karşısına geldiğini hisseder. Kafasındaki soruları anlamlandırmak ister. Tanrının varlığını reddetmeyi değil aksine tamamen yanında olduğunu kendine kanıtlamak ister. Bununla ilgili olarak filmde çarpıcı sahneler bulunmaktadır. Şeytanla iş birliği kurduğu düşünülen bir kadının tutulduğu ve yok edilmek istediği bir sahne vardır. Tanrıya şeytan aracılığı ile ulaşabileceğini bile düşünür.  Buradaki kızın gözlerinde cevaba ulaşmayı hedefler fakat ölüm korkusundan başka bir şey bulamaz. Tanrıya ulaşmak isteği ile yanıp tutuşur aksi takdirde anlamsız bir yaşam sürdürdüğüne varmaktan korkar.

Ana karakterlerimize ek olarak kurguda yan karakterler bulunmaktadır. Yardımcısı ile yolda pek çok insanla karşılaşırlar. Savaş dönemi kendisini destekleyen, gitmesine neden olan kişinin bir ölü soyucu olduğu gösterilir. Yaşadıkları yere vardıklarında büyük bir veba salgının dalga dalga yayıldığını ve kıyametin yaklaştığıyla ilgili fikirlerle karşılaşır. Filmde özelikle din sembolleri fazlasıyla vurucu bir şekilde işlenmiştir.

Kahramanımızın karşılaştığı seyyar tiyatroculuk yapan sevgi dolu bir aile vardır. Bu aile üzerinden yapılan sanat vurgusu da çarpıcıdır. Öyle ki kahramanımız onlarla geçirdiği zaman dilimi için bunu asla unutmayacağım der. Burada sevginin hayatın anlamı olduğuna dair vurgusu bulunmaktadır. Bu aile filmdeki tüm kasvetin karşısında yaşam sembolü olarak yer almaktadır.

Bir süre sonra kahramanımız Ölümle oynadığı satrançta hile yapar ve öleceğini kesinleştirmiş olur. Ölüm bir sonraki gelişinde tüm dostlarını da alacağını söyler. Block, yaşamı temsil eden aileyi ölümü oyalayarak kurtarır. O saatten sonra artık içi rahattır. Yaşamı boyunca gerçekten de anlamlı bir şey yapmıştır. Artık ölüm onu alacak olsa bile yaşam bir şekilde kazanmıştır.

Son sahne fazlasıyla çarpıcıdır. Ölüm onları alırken yardımcısının ettiği lafla tam olarak zirveye varılmıştır. Kahramanımız şüphe içinde olduğu tanrısına yakarırken yakarışlarınızı duyacak ve size yardım edecek birisini bulamayacaksınız der.

Yedinci Mühür: İnsanın Varoluş Mücadelesi Filmi Fragmanı

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Netflix Dizileri Arasında Yer Alan Locke & Key 1. Sezon Müzikleri

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ